Çok önceden Eczacı Odalarımız ve Türk Eczacılar Birliği, nöbet tutan eczanelerin korunması talebinde bulunmasına rağmen, eczanesinde gece nöbeti tutan, bir anlamda kamu hizmeti yapan meslektaşlarımız vurularak öldürüldü.
Son olarak da Ankara Tıp Fakültesi Hastanesi’nin Eczanesinde görev yapan tam dört meslektaşımız, yine o hastane de görev yapan ve sicili bozuk olduğu açıklanan bir teknisyen tarafından hunharca katledildi.
Bu cinayetler, dışardan bakanlar için artık günümüzün sıradan olayları haline gelmiş olan cinayetlerden birisi olarak görülebilir.
Ancak, bu kez bu dörtlü cinayetle işin boyutları değişmiş ve dört meslektaşımızın katledilmesinin, sıradan cinayetlerden birisi olarak geçiştirilme şansı kalmamıştır. Bu olaydan pis kokular gelmektedir.
Daha açıkça söylemek gerekirse, bu dört cinayet sağlık kurumlarında süregelen ve yıllardır göz yumulan bir takım yanlışların giderilememesinin sonucudur. Aslına bakılırsa, bu yanlışların böyle bir acıyla gündeme gelmesi de, olayın sorgulanacak bir başka boyutudur.
Bu yanlışlara geçmeden bazı şeylerin sorgulanması ve irdelenmesinde yarar görüyorum.
********************************
Türkiye son yıllarda uyuşturucu cenneti haline gelmiştir. Önceleri Güneydoğu Anadolu Bölgemizde üretilen uyuşturucuyu pazarlamak için çeşitli yollardan Türkiye üzerinden yurt dışına kaçıran uyuşturucu baronları, sınır denetimlerin artması ile artık bu uyuşturucunun önemli bir kısmını yurt içinde pazarlamaya başlamıştır.
Yetkililerin yaptığı açıklamalardan anlaşıldığına göre, uyuşturucu kullanımı ilköğretim seviyesinde ki çocuklarımıza kadar inmiştir.
Uyuşturucu kullanımın hızla yaygınlaşmış olması, ülkemiz açısından terörden dahi daha tehlikeli hale gelmiştir. Çünkü zor kullanarak da olsa, terörün kökünü kazıyabiliriz. Ama geleceğimiz olan çocuklarımızı uyuşturucu bağımlısı haline getiren bu tehlike, kolay kolay sonlandırılacak bir olay olmadığı gibi uyuşturucu bağımlısı çocuklarımızı yeniden yaşama kazandırmak da çok kolay değildir.
Son günlerde Güneydoğu Bölgemizde ki tarlalarda yakıldığı açıklanan tonlarca uyuşturucu imalinde kullanılan “Hint Keneviri” Ekiminin yıllardır yapıldığı bilinmiyor muydu? Biliniyorduysa, PKK’ nın en büyük gelir kaynağı olan bu üretimler neden bugüne kadar önlemedi? Eğer bilinmiyorduysa, ülkemizi yöneten siyasi iradelerin yönetim yetersizliğine bağlı olarak PKK Terörünün bu kadar azmış olmasını da çok yadırgamamak gerekir.
*******************************
Belki de hepsinden çok irdelenmesi gereken bir başka şey de, bağımlılık yapan ilaçların kullanılmasının yaygınlaşmasıdır.
Uyuşturucunun çok pahalı olması, uyuşturucu bağımlılarını uyuşturucu etkisi olan ilaçlara yöneltmesi nedeniyle bu tür ilaçların eczanelerden yeşil ve kırmızı reçete ile alınması zorunlu hale getirilmişti. Ayrıca, Sağlık Bakanlığı tarafından da üretim ve satışının kayıtları tutulmaya başlamıştı.
İşte bu nedenlerle, uyuşturucu ilaçları yasa dışı yollardan temin eden çeteler türemiştir.
Bu nedenle, doktorların zimmetinde olan yeşil ve kırmızı reçetelerin çalınarak bu ilaçların çalıntı reçetelerle eczanelerden alınması, sıkça başvurulan bir yöntemdir.
Bunun dışında, yatan hastalar için hastanelerce alınan bu tür ilaçların bir şekilde hastanelerden çalınması veya sarf edilmiş gibi gösterilerek dışarı çıkartılmasını sağlamak için hastanelerde çalışanlar kullanılmaya başlamıştır.
Bu yöntem sadece uyuşturucu ve alışkanlık yapan ilaçlarla da sınırlı olmayıp, yatan hastalara fazlaca yazılan veya hastanelerde ölen hastalardan geriye kalan başta kanser ilaçları olmak üzere pahalı ilaçlar, kimler tarafından ve nasıl paraya çevrilmektedir? Bu da, bu tür olaylara neden olacak boyutlara ulaşmıştır.
Devamı Yarın.. Bakanlık kirli oyunları önlemeli..